İhtiyati tedbir, bir dava sürecinde, davaya konu hakkın teminat altına alınmasını düzenleyen hukuki bir kurumdur. Toplumsal ilişkilerin çeşitliliği, mahkemelerin iş yoğunluğu gibi sayabileceğimiz pek çok sebeple, dava açılan uyuşmazlıklar kısa sürede sonuca ulaşmamaktadır. Hal böyle iken, hukuki menfaatlerin koruma altına alınması amacıyla, davada karar verilmeden fakat davaya konu menfaatin dava sonuçlanıncaya kadar güvence altına alınması gerekir. İşte bu aşamada karşımıza geçici bir koruma olarak, ihtiyati tedbir çıkar.
İhtiyati tedbir genel olarak; kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca ,davacı veya davalının hukuki durumlarında oluşabilecek zararların önlenmesine yönelik, geçici nitelikte hukuki koruma usulüdür.
Örneğin bir taşınmazın kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık varsa, o taşınmaz hakkında tedbir kararı verilmesi, taşınmazın başkasına devrini ya da satışını önler. Ya da bir alacak davasında, alacağı teminen karşı tarafın mal varlığına tedbir konulması, davacı tarafın dava sonunda haklı çıkması halinde alacağına kavuşmasına hizmet eder.
Dava konusu şey bozulabilecek bir şey ise; meyve, sebze gibi, mahkeme o şeyin satılması ve bedelinin dava sonuna kadar saklanması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İhtiyati tedbir için bütünüyle bir ispat gerekmez. Bir alacağın varlığı ihtimali ya da taşınmazın mülkiyetindeki uyuşmazlık veyahut davaya konu menfaatin varlığı olasılığı ve yaklaşık olarak bir hakkın ya da menfaatin bulunduğunun tespiti halinde, hakim, ihtiyati tedbir kararı verebilir. Elbette bu karar verildikten sonra, dava sürecinde koşulların değişmesi halinde bu tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verilmesi mümkündür.
Fakat mahkeme, davanın esasını çözmeye yönelik veya böyle bir sonuç doğuran ihtiyati tedbir kararı veremez.
İhtiyati tedbir dava açılmadan önce ya da dava açıldıktan sonra istenebilir. Daha sonra dava açacak olan kişi, davası için yetkili ve görevli mahkemeden (örneğin taşınmazın mülkiyetindeki uyuşmazlık için asliye hukuk mahkemesinden) tedbir kararı verilmesini talep edebilir.
Aynı zamanda, ihtiyati tedbir talebi, dava açılırken ya da dava açıldıktan sonra, davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Hangi şekilde istenirse istensin, ihtiyati tedbirin nasıl yerine getirilmesinin istendiği açıkça mahkemeye sunulmalıdır.
Sözgelimi dava konusu olan ve mülkiyeti konusunda çekişme bulunan taşınır bir malın, güvenilir bir kişiye teslim edilmesi istenebilir.
Diyelim ki, uyuşmazlık konusu kira getirisi olan bir apartman dairesi ise, tedbiren kira gelirlerinin belirli bir yere yatırılmasını istemek mümkündür.
Ayrıca tedbir olarak bir şeyin yapılmasına ya da yapılmamasına karar verilebilir.
Örneğin bir iş ilişkisinin dava boyunca düzenlenmesi, (işe giriş çıkış saatlerinin belirlenmesi gibi) bir şeyin yapılmasına ilişkin tedbir olarak karşımıza çıkar.
Somut başka bir örnek, bir önceki yazımda bahsettiğim, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 04.06.2021 tarihli, 2021/3452 Es., 2021/6001 sayılı kararı, bir dava sürecinde ihtiyati tedbir verilip verilemeyeceği hakkındaki bölge adliye mahkemeleri çıkan uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin bir karardır. Buna göre, davacı olan kiracı, pandemi nedeniyle iş hacminde büyük bir düşüş olduğunu, bu nedenle kira sözleşmesinde belirtilen kira bedelinin, dava süresi boyunca daha düşük ödenmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Çünkü kiracı, kira bedelini ödeyememesi ya da eksik ödemesi nedeniyle tahliye tehdidi altında kalacaktır. Bu kararda, davada karar verilinceye kadar kira bedelinin düşük ödenmesine ilişkin tedbir kararı verilmesine karar verilebileceği belirtilmiştir.
İhtiyati tedbir talep eden haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve uyuşmazlığın tarafı olmayan üçüncü kişelerin uğrayabilecekleri zararlar için teminat göstermek zorundadır. Hakim teminatı serbestçe belirler. Öte yandan tedbir talebi, resmi belgeye, kesin bir delile ya da durum ve koşullar gerektiriyorsa teminat alınmaksızın da kabul edilebilir.
İhtiyati tedbir kararı kabul edildiği takdirde, tedbir başvurusunda bulunan tedbirin uygulanmasını bir hafta içinde talep etmek zorundadır. Aksi takdirde, tedbir kararı kendiliğinden ortadan kalkar. Tedbir kararı, kural olarak icra dairesi tarafından uygulanmakla birlikte, mahkeme yazı işleri tarafından da yerine getirilebilir.
İhtiyati tedbir kararı, dava açılmadan önce alınmış ise, tedbir talep eden, tedbir talebinde bulunduğu tarihten itibaren, iki hafta içerisinde asıl davayı açmak ve davayı açtığına dair belgeyi tedbir kararını uygulayan memura sunmak zorundadır. Asıl dava açılmazsa tedbir kendiliğinden kalkar.
İhtiyati tedbir kararına itiraz etmek mümkündür. Tedbir kararının uygulandığına dair tutanağın, aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen kişiye tebliğinden itibaren, bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edilebilir. Bir dava ile birlikte ihtiyati tedbir kararı verilmişse, asıl davaya bakan mahkemeye itiraz edilir. Sadece ihtiyati tedbir talep edilmişse, tedbir talebini kabul eden mahkemeye itiraz edilir. İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de karara itiraz edebilirler.
İhtiyati tedbir talebi mahkeme tarafından reddolunmuş ise istinaf yoluna başvurulabilir.
Asıl davada hüküm verilmesiyle birlikte, ihtiyati tedbir kalkmaz. Hükmün kesinleşmesine kadar tedbir devam eder. Ancak asıl dava reddedilmiş ise, yani tedbir isteyenin esas talebi mahkeme tarafından kabul edilmezse, mahkemenin aynı zamanda tedbirin kaldırılmasına karar vermesi gerekir.
Haksız ihtiyati tedbir kararının uygulanması nedeniyle zarar gören karşı taraf tazminat davası açabilir. Bu asıl davadaki hükmün kesinleşmesinden ya da tedbirin kararının kalkmasından itibaren 1 yıllık zamanaşımına tabidir.
İhtiyati tedbir kararına uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimse, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet edilirse altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılabilir. Bu konuda, esas hakkındaki dava henüz açılmamışsa, ihtiyati tedbir kararı veren mahkeme; esas hakkındaki dava açılmışsa, bu davanın görüldüğü mahkeme görevli ve yetkilidir.
Dilerim, yararlı olur…
Av. Aslıhan Gürbüz Sevim
Temmuz 2021
Yararlanılan kaynaklar
Baki Kuru, Medeni Usul El Kitabı, 2020, Yetkin Yayınları
Comments