İdarenin işlemlerini yaparken ve faaliyetlerini yerine getirirken, nasıl yerine getireceğine dair farklı kanunlarda (ihale, disiplin işlemleri gibi) belirli usuller öngörülmüştür. Fakat, idarî işlemlerin çeşitliliği karşısında, idarenin yapacağı işlem ve faaliyetler için, uygulanacak genel usul ve esaslar hakkında temel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, idare hukukunda, yargı içtihatlarıyla yerleşmiş bulunan bazı usul ilkeleri mevcuttur. Bunlardan biri de “yetki ve usulde paralellik ilkesi”dir.
Yetki ve usulde paralellik ilkesi, bir işlemi değiştirmeye, ilga etmeye veya geri almaya yetkili makamın idari işlemi tesis eden makam olduğu ve bu işlemin tesis edilmesinde uygulanan usulün, işlemin değiştirilmesi, kaldırılması veya geri alınmasında da geçerli olması anlamına gelir.
Diğer bir adıyla “koşutluk ilkesi”, Anayasa ve kanunlarda aksi yönde bir düzenleme bulunmayan hallerde, bir idari işlemi yapmaya yetkili olan makamın veya organın söz konusu işlemi geri alma, kaldırma, değiştirme ve düzeltme konusunda da aynı usullere tabi olarak yetkili olacağını ifade eder.
Mevzuatta idari birimler, genellikle bir idari işlem yapma konusunda yetkilendirilirken o idari işlemin kaldırılması veya geri alınması konusunda bir düzenleme yapılmaz. Bu aşamada, yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereğince idari işlemi yapmaya yetkili olarak kanunda öngörülen makam ya da kişi işlemin geri alınması, kaldırılması veya değiştirilmesi konusunda da, aynı usullerle yetkili olur.
İdare hukukunda yetkiler, kamu hizmetlerinin düzenli ve verimli bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla, kamu düzeni ile de ilgili olduğundan Anayasa ve kanunlarla belirlenir.
Anayasanın 6. maddesinin son fıkrasına göre “hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”, yine Anayasanın 123. maddesine göre idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
İptal davası, hukuk devletinde idarenin hukuka uygun hareket etmesini denetleyen bir dava türüdür. Hukuka uygun hareket edilip edilmediğinin denetimi ise, yargı organları tarafından yapılır. İdari yargıda, dava türlerini düzenleyen İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde iptal davası, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar şeklinde bir tanımlanmıştır.
Yetki unsuru idari işlemin en önemli unsurlarından biridir. İdari işlemi oluşturan irade açıklamasının kim ya da kimler tarafından yapılacağı hususu, idari işlemin kişi bakımından yetki unsurunu oluşturur.
Ayrıca, kamuda görev yapan kişi ya da kurulun hangi konuda işlem yapabileceği, konu bakımından yetkinin alanını belirler. Anayasa ve kanunlarla idari makamlara belirli konularda karar alma yetkisi verilmiştir.
Yer bakımından yetki, idari makamların sahip oldukları yetkileri kullanabilecekleri coğrafi alanı ifade etmektedir.
Zaman bakımından yetki ise idari makamların sahip oldukları yetkileri kullanabilecekleri süreyi anlatır. Bazı durumlarda mevzuat yetkinin kullanılmasını belirli sürelerle sınırlandırmış olabilir. Disiplin soruşturmasına başlanması zamanı ve belli sürede bitirilmesi gibi…
Yetki ve usulde paralellik ilkesi belli durumlarda istisnai olarak uygulanmaz;
Yargı kararının uygulanması hali,
Aksinin kanunda öngörülmüş olması hali,
Aksi yönde işlemin dışında bir işlemin tesisi.
Sonuç olarak, yetki ve usulde paralellik ilkesi, kanunda aksi yönde bir düzenleme olmadığı sürece uygulanacaktır. İlk idari işlemi yapan makam, kanunda aksi düzenlenmedikçe işlemin geri alınması ve kaldırılmasında yetkili olan idari birimdir. Bu sebeple yetkide paralellik ilkesine uyulmadan tekrar işlem yapılması durumunda işlem, yine yetki unsuru itibariyle hukuka aykırı olacaktır. Böyle bir işlemin ise yargı yeri tarafından iptal edilmesi gündeme gelecektir.
Dilerim, faydalı olur.
Av. Aslıhan Gürbüz Sevim
Eylül 2021
Yararlanılan Kaynaklar
©️Bu sitedeki yazılar, site ve yazar adı belirtilmeden kullanılamaz.
コメント