6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 13. maddesine göre, bu Kanun hükümleri gereğince hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan kimse, bu kararın gereklerine aykırı hareket ederse, fiili suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliği ve aykırılığın ağırlığına göre hakim kararıyla 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.
Tedbire aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi 15 günden 30 güne kadardır, ancak, bu süre toplamda 6 ayı geçemez.
Peki, tedbir süresi içerisinde mağdur aleyhine tedbir ya da tedbirlerin ihlali niteliğinde olan bir eylem gerçekleştirilmesi halinde, eylem aynı zamanda bir suç oluşturuyorsa ne olacaktır?
Bu sorunun cevabı Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2019/1292 E., 2019/6765 K.sayılı kararı ile verilmiştir. Buna göre, hakkında mağdura yaklaşmama ve şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmama tedbiri uygulanan kişinin, tedbir süresi içerisinde mağduru darp etmesi veya tehdit etmesi durumunda nasıl hareket edilecektir?
“6284 sayılı Kanun'un "Suçlara İlişkin Saklı Tutulan Hükümler" başlıklı 6. maddesinde kişinin silah bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmasının suç oluşturması dolayısıyla ya da fiilinin başka bir suç oluşturması nedeniyle; soruşturma ve kovuşturma evresinde koruma tedbirlerine veya denetimli serbestlik tedbirlerine, mahkûmiyet hâlinde ceza veya güvenlik tedbirlerinin infazına ve bu çerçevede uygulanabilecek olan denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin kanun hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiş, yine aynı Kanun'un 13. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayanın, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu düzenlemeler ve kanunun konuluş amacı ile yukarıda hukuksal değerlendirme kısmında yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kanun koyucunun, tedbir süresi içerisinde tedbire aykırı eylemde bulunulması ve bu eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi halinde, ilgilinin hem bu kanun uyarınca zorlama hapsine tabi tutulmasını hem de ceza kanunları uyarınca suçuna uyan cezaya mahkum edilmesini amaçladığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Tedbir süresi içerisindeki eylemin, tedbirin ihlali niteliğinde olduğunun ve sadece zorlama hapsinin uygulanması gerektiğinin kabulü halinde ise, yukarıdaki örneğimize dönecek olursak; hakkında, mağdura yaklaşmama ve şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmama tedbiri uygulanan kişinin tedbir süresi içerisinde mağduru darp etmesi veya tehdit etmesi durumunda, suçların en basit halinin işlendiğinin kabulü durumunda dahi, tedbir kararına aykırı davranan kişinin TCK'nın 86/2. maddesi uyarınca 4 ay hapis yada adli para cezası ve TCK'nın 106/1-2. cümlesi uyarınca 1 ay hapis yada adli para cezası yerine, üç günden on güne kadar zorlama hapsine hükmedilmesi sonucu ortaya çıkacak, bu da kanunun konuluş amacına aykırı olacaktır.
……
Yukarıda varılan sonuç ve bu düzenlemeler ışığında; hakkında tedbir kararı uygulanan kişinin tedbir süresi içerisinde mağdur aleyhine tedbir yada tedbirlerin ihlali niteliğinde olan bir eylem gerçekleştirmesi halinde; eylemin suç teşkil etmemesi durumunda, bu eyleme bağlı olarak tedbire aykırılıkla ilgili karar verme görevinin, 6284 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (c) bendinde belirtildiği üzere aile mahkemesi hakimine ait olduğu, eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi durumunda ise, ilgilinin hem 6284 sayılı Kanun uyarınca zorlama hapsine tabi tutulması hem de ceza kanunları uyarınca suçuna uyan cezaya mahkum edilmesi gerektiğinden, tedbire aykırılıkla ilgili karar verme görevinin, 6284 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (c) bendinde belirtildiği üzere aile mahkemesi hakimine ait olduğu, suçla ilgili yargılama görevinin ise suç için öngörülen cezaya ve 5235 sayılı Kanun'a göre asliye ceza mahkemesine yada ağır ceza mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır. ”
Yani şiddet uygulayan, tedbir alınan süre içerisinde aile mahkemesi tarafından alınan tedbirlere aykırı davranırsa,
hem bundan dolayı aile mahkemesi tarafından tedbire aykırı davranışının niteliğine göre zorlama hapsine tabi tutulur;
hem de tedbirlere aykırı davranışı bir suç oluşturuyorsa bununla ilgili yetkili ceza mahkemesi tarafından hakkında yargılama yapılır.
Avukat Aslıhan Gürbüz Sevim
Ekim 2020
©Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Comentarios