Bildiğimiz gibi, hukuk davalarında, (örneğin, aile mahkemeleri, sulh ve asliye hukuk mahkemeleri ya da iş mahkemelerinde açılan davalarda) en çok başvurulan delillerin başında tanık delili yer alır.
Tanık delili, hakim tarafından değerlendirilen, takdiri bir delil olmasına ve
tanıklık yapacak kişinin tanık olduğu olayı kendi algıladığı biçimde anlattığı bu nedenle, gerçekten uzaklaşma ihtimali de bulunmasına rağmen hukuk yargılaması açısından vazgeçilemeyecek bir delil olarak sürekli karşımıza çıkar.
Tanık, bir davada, davacı ile davalı arasında üzerinde anlaşmazlık olan, geçmişte meydana gelmiş olaylarla ilgili sahip olduğu bilgi ve algılarını mahkemeye aktaran kişidir.
Tanık sadece gördüklerini ve duyduklarını anlatır, olaylar hakkında görüşünü bildiremez.
Dava dilekçesinde ve davaya cevap dilekçesinde, karşılıklı biçimde, ikinci olarak sunulan dilekçelerde, taraflar, çekişmeli oldukları olayları ve taleplerini bildirirken, aynı zamanda davaya konu olay ve durumları hangi delillerle ispatlayacaklarını da bildirirler. Bu deliller arasında tanık delili de mahkemeye sunulabilir.
Tanık listesi, mahkeme önünde çekişmeli olan hususlar belirlendikten sonra mahkemenin tanık isim ve tebliğe elverişli adreslerini bildirilmesini taraflardan istemesi üzerine verilir. Kural olarak, bu liste bir defaya mahsus olmak üzere mahkemeye sunulur. İkinci bir tanık listesi verilmesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesi gereğince yasaktır. Tanık gösterilmeyen kişiler mahkemede dinlenilemez. Bu kural kamu düzeninden olup, davanın hakimi tarafından kendiliğinden dikkate alınır.
Fakat her genel kuralda olduğu gibi, bu kurala istisna olarak, bazı durumlarda ikinci bir tanık listesi verilmesine imkan tanınmıştır;
Tanık listesinde belirtilen tanıklar, hukuki ya da fiili imkansızlık nedeniyle dinlenemeyeceklerse yeni bir tanık listesini vermek mümkün hale gelir. Örneğin, tanıklardan birinin vefatı halinde aynı vakıayı ispatlamak üzere başka bir tanık bildirilebilir. Kişinin kendi menfaatinin ihlali ya da sır nedeniyle tanıklık edemeyeceğinin anlaşılması üzerine, yeni bir tanık bildirmek mümkündür.
Kural olarak, taraflar, hukuk davalarında, kanunda belirtilen sürelerden sonra delil gösteremezler. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 145. maddesine gereğince, bir delilin ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyor veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme söz konusu delilin sonradan gösterilmesine izin verilebilmektedir. Bu kapsamda, davanın taraflarından biri, sonradan tanık olarak dinletmek istediği kişi hakkında, tanık listesini verdiği tarihte gerçekten bilgi sahibi değilse ve o kişinin zamanında tanık olarak gösterilememesinde kusuru olmadığını inandırıcı biçimde ortaya koyabiliyorsa hâkim bu tanığı dinlemeye karar verebilir.
Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalara ilişkin yargılamalarda yeni bir tanık listesi verilebilir. Sözgelimi, babalık davası, soy bağının reddi, velayet, işçinin hizmet tespiti hakkındaki davalar için yeni bir tanık listesi verilmesi mümkündür. Bu tür davalar aynı zamanda kamu düzeni ağırlıklı davalardır.
Boşanma ve ayrılık davalarında ise (bu davalar da kamu düzenindendir, hakimin geniş bir takdir yetkisi vardır); Yargıtay tam olarak kendiliğinden araştırma ilkesinin tam olarak uygulanamayacağı, hakimin taraflarca getirilen olaylarla bağlı olduğu, bu nedenle, yeni bir tanık listesinin verilemeyeceği görüşündedir.
Görüldüğü gibi, hukuk davalarında, tanık listesinin ikinci kez verilmesi kural olarak yasak olmasına rağmen, belli hallerde tekrar tanık göstermek mümkündür.
Dileğim, yararlı olsun…
Av. Aslıhan Gürbüz Sevim
Haziran 2021
Yararlanılan Kaynaklar
© Bu sitedeki yazılar, site ve yazar adı kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
コメント