top of page

Vasi Tayini ve Vesayet İşlemleri

Güncelleme tarihi: 9 Tem 2021

Vesayet hukuku ile küçükler ve belli zayıflık hali içinde bulunan kişilerin, bu nedenle karşılaşabilecekleri olumsuz durumların önlenmesi, hiç olmazsa hafifletilmesi amaçlanır. Kişinin kısıtlanması ile sömürülmeye elverişli durumundan dolayı, başına gelebilecek kötü davranışlardan korunabilmesi sağlanır.


Türk Medeni Kanunu’nda kişinin kısıtlanmasını gerektiren zayıflık durumları; yaş küçüklüğü (md.404), akıl hastalığı veya akıl zayıflığı (md.405), savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim (md.406), özgürlüğü bağlayıcı ceza (md.407), yaşlılık, engellilik, deneyimsizlik veya ağır hastalık (md.408) olarak düzenlenmiştir.


Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi, vesayetin denetim makamı ise, asliye hukuk mahkemesidir. Vesayet altına alma davası, kişinin yakınları ya da kısıtlanması gereği için ilgililer tarafından, vesayet altına alınacak kişinin yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde açılır. Çekişmesiz yargıya tabidir, yani davanın karşı tarafı yoktur.


Vesayet altına alınacak kişinin eşi veya yakın akrabası vasilik koşullarına sahipse, vasi olarak öncelikle onlar atanabilir. Ergin ve bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir kişi, vasi olabilir. Vasinin bu göreve zaman ayırabilecek durumda olması, hakim tarafından dikkate alınır. Vasi atanması davası açıldıktan sonra, vasi atanma kararı verilene kadar, vesayet makamı gerekli gördüğü takdirde kısıtlanması istenen kişinin fiil ehliyetini geçici olarak kaldırabilir ve ona temsilci atayabilir.


Vasi, vesayeti altındaki kısıtlının kişiliğine özen gösterme, onu temsil etme ve malvarlığını yönetme görevlerini yerine getirir. Ancak, vasi, vesayet altındaki kişi adına, kefil olamaz, vakıf kuramaz ve önemli bağışlar yapamaz.


Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 462. maddesinde, vasinin sulh hukuk mahkemesinden izin almak zorunda olduğu işlemler 14 bent halinde ayrı ayrı sayılmıştır. Bunlardan en önemlisi olan, taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması işlemleri, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin iznine bağlıdır.


Bazı önemli işler için ise denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesi izin verir. Örneğin mirasın kabulü ya da reddi, vatandaşlıktan çıkma gibi….


Vasinin fiil ve işlemlerine karşı, vesayet makamı sulh hukuk mahkemesine şikâyette bulunmak mümkündür. Vesayet makamının vereceği karara karşı da, on gün içinde, denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine itiraz edilebilir. İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden itibaren 10 gün içerisinde vasi olarak görevlendirilen kişiye itiraz edebilir. İtiraz makamı vesayet makamıdır.


Vasi, kural olarak 2 yıl için atanır. Sulh Hukuk Mahkemesi vasinin görev süresini her defasında ikişer yıl uzatabilir. İki dönem üst üste (4 yıl) görev yapan vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.


Kendisine vasi atanan kısıtlının borçlanma ehliyeti yoktur. Sulh Hukuk Hâkimliğine başvurularak kısıtlının menfaatlerine aykırı şekilde borçlandırılmasının kaldırılması ve onun lehine olacak şekilde sonlandırılması gerekir.


Vasinin kanunen izin alması gerektiği halde yetkili vesayet makamının iznini almadan yapmış olduğu işlemler, borç ve yükümlülük doğurmaz. Ancak, yapılan işlemlerde karşı tarafın vesayet altındaki kişiye bir ödeme yapması gerekmekte ise, vesayet makamı(sulh hukuk mahkemesi) veya yerine göre denetim makamının (asliye hukuk mahkemesi) izni ile işlemler geçerli hale gelebilir.


Vasiyi tayin eden mahkeme, vasinin görevini gereği gibi yerine getirmediğini belirlerse, ihmal ettiğine karar verilirse, vasinin görevden azledilmesine karar verebilir. Vasi, görevini yerine getirirken, kusurlu davranışı ile yaptığı işlemlerden doğan zararlardan tek başına sorumlu olur.


Vesayet sebeplerinin ortadan kalması (mesela küçüğün 18 yaşını doldurması ya da hapis cezası alan kişinin cezaevinden çıkması gibi) vesayet kendiliğinden sona erer. İki yıllık vesayet süresinin dolması ile yine vasilik görevi ortadan kalkar.


Son zamanlarda sıklıkla karşımıza çıkan Alzheimer, demans gibi yavaş ilerleyen rahatsızlıklarda ve yaşam süreci uzadıkça kişilerin, bilinçlerini kaybetmeleri halinde, yakınlarının hem kendi yaşamlarını hem de bu kişilerin yaşamlarını düzenlemek istemeleri olağandır. Vesayet bu talebi karşılayan, tedbir almaya yönelik hukuki kurumdur.


Faydalı olması umuduyla…


Av. Aslıhan Gürbüz Sevim

Ocak 2021



Yararlanılan Kaynaklar

496 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page