top of page

Memurlara Soruşturma İzni Verilmesi

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2022

Kamu görevlileri, görevlerini devlet adına ifa etmektedir. Bu görevlerinin ifası sırasında oluşan durumlarla bağlantılı olarak sık sık şikâyet edilme ve soruşturma tehdidi altında olma riski ile karşı karşıya olmaları nedeniyle haklarında adli soruşturma başlatılması, belirli bir makamın iznine bağlanmıştır.


Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yerine getiren memurlar ve diğer kamu görevlileri, bu görevlerinden dolayı işledikleri düşünülen suçlardan nedeniyle doğrudan ceza soruşturmasına tabi tutulmazlar. Aksi halde, kamu hizmetinin işleyişinde önemli aksamalar oluşması muhtemeldir. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin asılsız suçlamalara maruz kalmaması için, görevleri nedeniyle işlenen suçlardan ötürü, ceza yargılaması sürecinden önce idarenin bir inceleme yapması öngörülmüştür.


Anayasa’nın 129. maddesinin 6. fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı ceza kovuşturması açılmasının -kanunla belirlenen istisnalar dışında- kanunun gösterdiği idari mercinin iznine bağlı olduğu düzenlenmiştir.


Anayasanın bahsi geçen düzenlemesi doğrultusunda, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında bulunan görevliler ve suçlar bakımından ceza soruşturması açılabilmesi için izin koşulu kabul edilmiştir.


4483 sayılı Kanunun;

1. maddesinde, bu Kanun’un amacının memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirlemek ve izlenecek usulü düzenlemek olduğu;

5. maddesinde, izin vermeye yetkili merciin, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya 4. maddede belirtilen şekilde (ihbar, bildirim ve şikâyet) öğrendiğinde bir ön inceleme başlatacağı;

7. maddesinde, yetkili merciin belirtilen süreler içinde soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi konusunda karar vermek zorunda olduğu;

9. maddesinde, soruşturma izni verilmesine/verilmemesine ilişkin kararlara karşı itiraz edebileceği, itiraza ilgilisine göre Danıştay İdari Dairesince/bölge idare mahkemesince bakılacağı ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.

4483 sayılı Kanun’un 9. maddesinin son fıkrasında, itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlandığından bu kararların yeniden incelenme olanağı yoktur. Danıştay uygulamasına göre, anılan kararlara karşı temyiz, karar düzeltme ve kanun yararına bozma gibi kanun yollarına başvurulmasına da hukuken imkan bulunmamaktadır. Bu konu hukuk camiasında tartışmaya yol açsa da, soruşturma verilmesine yada verilmemesine dair işlemlerin, ceza yargılamasında sonuç doğuran işlemler olduğu, bu nedenle iptali istenebilecek icrai nitelikteki idari işlemler olmadığından bahisle iptal davasına konu edilemeyeceği Danıştay uygulamasında ağırlık kazanmıştır.


Cumhuriyet Başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin 4483 sayılı Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayacaklardır. Hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın, soruşturma izni vermeye yetkili makama bildirimde bulunarak, soruşturma izni istemeleri gerekmektedir.


Soruşturma izni vermeye yetkili idare, kamusal yetkinin kullanılması sırasında suç işlendiği iddiasının somut ve subjektif olması, ciddi bulgu ve belgelere dayanması durumunda suç eyleminin ne olduğunu belirterek, bu eylemin suçun maddi ve manevi unsurunu göstermekle sınırlanan bir yetkiye sahiptir. Diğer bir anlatımla, suçu kanıtlamaya yönelik bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Danıştayın bir kararında, yetkili idari merciin yaptığı ön incelemenin (ya da ön soruşturmanın) bir hazırlık soruşturması olmadığı, fakat hazırlık soruşturmasına esas bilgi ve belgelerin toplandığı aşama olduğu belirtilmiştir. Fakat ön soruşturmada yapılan değerlendirmelerin soruşturma makamlarını bağlamadığı ve benzer bir değerlendirmenin soruşturma makamınca da yapılacağının altını çizmek gereklidir. (Danıştay İkinci Dairesinin 12/3/2004 tarihli ve E.2004/137, K.2004/240 sayılı kararı)


İzin süreci sonucunda soruşturma izni alınamaması durumunda ceza soruşturması başlamadığı için suç işlendiğine yönelik ihbar ve şikâyetler hakkında Cumhuriyet başsavcılığı inceleme/işlem yapılmasına yer olmadığı kararı verebilecektir. Ancak başsavcılığın aldığı bu karar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 172. ve 173. maddeleri kapsamında bir karar olmadığından bu karara yapılan itirazda itiraz merciinin incelemeye yer olmadığına karar vermesi gerekir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 28/5/2006 tarihli ve E.2006/4098, K.2006/13142 sayılı kararı)

İdarenin soruşturma izni verilmesine/verilmemesine yönelik kararına yapılan itirazın, kanun kapsamında düzenlenen, bölge idare mahkemesi veya Danıştay tarafından reddedilmesi hâlinde Cumhuriyet başsavcılığının vereceği karar, şikâyet veya ihbar ile başlayan sürecin bitirilmesi ile sonuçlandırılır. Cumhuriyet Başsavcılığının kararı, bölge idare mahkemesinin veya Danıştayın kararına aykırılık içeremez.


Faydalı olması dileğiyle…


Av.Aslıhan Gürbüz Sevim

Mart 2022



Yararlanılan Kaynaklar



©️Bu sitedeki yazılar, site ve yazar adı belirtilmeden kullanılamaz.


Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page