top of page
Yazarın fotoğrafıAslıhan Gürbüz Sevim

Mirasta İade (Denkleştirme)

Güncelleme tarihi: 9 Tem 2021

Mirasta iade ya da denkleştirme, kanuni mirasçılar arasında eşitliği sağlamak maksadıyla Türk Medeni Kanunu’nun 669.-675. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 669. maddesinde mirasta denkleştirme;

Yasal mirasçılar, miras bırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlar arası karşılıksız kazandırmaları denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle yükümlüdürler.

Miras bırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tabidir.” şeklinde ifade edilmiştir.

Miras paylaşımı sırasında, yasal mirasçılar arasındaki eşitlik esastır. Denkleştirme yasal mirasçılar arasında, miras paylaşımı sırasında ortaya çıkan bir durumdur. Yasal mirasçılar, miras bırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, terekeye (miras bırakandan kalan mal varlığına) geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Miras ortaklığındaki diğer yasal mirasçıların her biri de, denkleştirme alacaklısı olarak yer alır. Denkleştirmedeki asıl amaç, adil ve hakkaniyetli bir paylaşımın sağlanmasıdır.

Sağlararası karşılıksız kazandırmalar, ülkemizde çoğunlukla, miras bırakanın erkek çocuklarına yüklü miktarda para vermesi, bir kısım taşınmazlarını tapu kaydında bağış şeklinde devretmesi, işyeri açması ve geliştirebilmesi için sermaye vermesi, eş adına açılan banka hesaplarında yüklü miktarda nakit para bulundurulması gibi durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Denkleştirmeden bahsedebilmemiz için,

İlk şart, karşılıksız bir kazandırma olmasıdır. Bunun anlamı, yasal mirasçılardan birinin malvarlığında ekonomik bir yarar sağlanmasıdır. Yasal mirasçı adına taşınmaz alınması ya da mirasçının bir para borcundan kurtarılması gibi.

İkinci şart bu kazandırmanın miras bırakanın sağlığında gerçekleşmiş olmasıdır.

Üçüncü şart, karşılıksız kazandırma bizzat miras bırakanın malvarlığından yapılmalıdır.

Dördüncü şart, karşılıksız kazandırma yasal mirasçılardan birine yapılmış olmalıdır. Yasal mirasçıların kim oldukları, Türk Medeni Kanunu’nun 495’inci maddesinde tanımlanmıştır.

Beşinci şart, karşılıksız kazandırma miras payına mahsuben yapılmalıdır.

Türk Medeni Kanunu'nun 669. maddesinin birinci fıkrasında aslında iradi bir durum söz konusudur. Yani miras bırakan, verilen bir taşınmazı, nakit parayı yasal mirasçısına miras payına mahsuben verip vermediğini belirtebilir. Miras payına mahsuben verilmeyen miktar ya da mal varlığı, miras bırakanın ölümünden sonra nakden veya aynen terekeye iade edilmelidir. Terekeye yapılan iadeden sonra yasal mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşım yapılacaktır.

669. Maddenin ikinci fıkrasında ise miras bırakanın altsoyu (çocukları, çocukları ölmüşse torunları, ya da varsa evlatlığı) bakımından yasal bir karine getirilmiştir. Çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, miras bırakan açıkça belirtmedikçe, terekeye iade edilmelidir. Bir ebeveynin çocuğunun eğitim masraflarını karşılaması, ev kurulmasında kullanılan eşyaların alınmasına yardım etmesi olağan bir durumdur. Ancak, bazen miras bırakan bir çocuğu için çeyiz olarak taşınmazını verebilir ya da sermaye olarak, değeri yüksek bir dükkanını çocuğunun üzerine bırakabilir. Bunlar alışılmış ölçüleri aşan kazandırmalar olduğundan denkleştirmeye tabi tutulması istenebilir.

Miras hukuku bakımından esas olan miras bırakanın iradesi belirleyebilmektir. Miras bırakan, miras payını aştığını bildiği halde, bunu önemsemeyip yaptığı kazandırmanın altsoy mirasçısında kalmasını isteyebilir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu’nun 672. Maddesine göre, mirasçı, miras bırakandan miras payını aşan düzeyde kazandırma almışsa, bu miktarın kendisinde kalmasını miras bırakanın istediğini ve bu kazandırmanın miras payına mahsuben verilmediğini ispat etmek zorundadır. İspat edemezse ya da hakim aşan kısmın denkleştirmeye tabi olması gerektiğine karar verirse, mirasçının miras payını aşan kısım terekeye dahil edilerek, denkleştirme yapılacaktır.


Miras paylaşımı yapılıncaya denkleştirme davası açmak mümkündür; dava iki talep içerir, öncelikle denkleştirme talep edilir, daha sonra terekeye iade edilen nakdi veya ayni kazandırmaya göre payların eşitlenmesi istenir.


Karşılıksız kazandırmanın değeri, Türk Medeni Kanunu’nun 673. maddesi gereğince denkleştirmenin yapılacağı güne göre belirlenir.

Açıklamalar doğrultusunda, miras bırakanın sağlığında yasal mirasçılarına yaptığı kazandırmaların, belirli şartların varlığı tespit edildiği takdirde, terekeye iadesi ve buna göre miras paylarının tekrar hesaplanması mümkündür. Bu durum, özellikle mirasbırakanın altsoyu bakımından, yani miras bırakanın çocukları, çocukları ölmüşse, torunları ve evlatlığı ve evlatlığının çocukları bakımından ayrıcalık gösteren hukuki durumdur.


Avukat Aslıhan Gürbüz Sevim

Ekim 2020



Yararlanılan kaynaklar:

Bedia GÜLEŞ, "Türk Miras Hukukunda Denkleştirme", TBB Dergisi, 2018


©️Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

107 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page